Şehrin karanlık sokaklarında dönen kirli bir oyunun parçası olmuştum. Başlarda masum bir iş gibi görünen şey, kısa sürede kabusa dönüşmüştü. “Bu gece son,” diye fısıldadım kendime, ama içimdeki korku büyüyordu.
Lüks bir villanın kapısından içeri girdiğimde, loş koridorun sonundaki odadan gelen iniltileri duydum. Kalbim hızla çarpıyor, ellerim titriyordu. Kapıyı açtığımda karşılaştığım manzara kanımı dondurdu.
Genç bir kız, iki erkek tarafından sıkıştırılmış, yüzündeki makyaj gözyaşlarıyla dağılmıştı. “Lütfen… yapmayın,” diye yalvarıyordu, ama erkekler gülüyordu.
“Gel, sen de katıl,” dedi biri bana dönerek. Eliyle belimi kavradı, sertçe içeri çekti.
Odanın ortasındaki geniş yatakta başka bir kız daha vardı. Çıplak, elleri bağlı, gözleri korkuyla büyümüştü. “Bak, yeni bir oyuncak daha geldi,” diye alay etti diğer adam.
İçimde bir şeyler koptu. “Ben… ben sadece—”
“Konuşma,” diye kesti beni. Eliyle çenemi sıktı. “Biliyorsun kuralları. Reddetme şansın yok.”
Yatağa itildim. Kızın yanına düştüm, gözlerimiz buluştu. “Kaçmaya çalışma,” diye fısıldadı. “Daha kötü olur.”
Sonra ellerim üzerimde gezmeye başladı. Biri eteğimi yırtarcasına çekti, diğeri sırtıma çıkarak boynumu ısırdı. “İşte böyle, kıpırdama,” diye homurdandı.
Birden bacaklarım iki yana açıldı, sert bir el külotumu yırttı. “Hayır—!” diye bağırdım, ama sesim odada kayboldu.
“Güzel bir amın var,” diye güldü biri. Parmaklarını içime soktu, acıyla kıvrandım. “Ağlama, daha yeni başlıyoruz.”
Diğer kızın çığlıkları duyuluyordu. Biri onu yüzüstü çevirmiş, kalçasını avuçluyordu. “Bu göt de bugün bizim,” diye sırıttı.
Bir anda içimde bir şey kırıldı. “Yeter!” diye bağırdım, itmeye çalıştım. Ama güçlü bir tokat yüzümü yaktı.
“Akıllı ol,” dedi en iri olan. “Kamerayı açıyoruz. Güzel bir video olacak.”
Gözlerim faltaşı gibi açıldı. “Ne? Hayır, lütfen—”
Ama çok geçti. Işıklar yandı, lens bana doğrultuldu. “Gülümse, şimdi herkes seni izleyecek,” diye fısıldadı biri kulağıma.
Sonra acımasız bir şekilde içime girdiler. Çığlıklarım, yalvarışlarım kayıttaydı. “Durun, lütfen— AH!”
Kameranın önünde çaresizdim. Bir yandan itiraz ederken, bir yandan bedenim ihanet ediyordu. “Bak, ıslanmaya başladı bile,” diye alay ettiler.
Saatler süren işkenceden sonra bitkin düşmüş, yatağın kenarına kıvrılmıştım. “İyi iş çıkardık,” dedi biri kamerayı kapatırken. “Bu video çok para getirecek.”
Kapı çarpıldı, ben yalnız kaldım. Gözyaşlarım yastığa akarken, bir şeyi anlamıştım: