Sıcak bir yaz akşamıydı. Evin sessizliği, yüreğimdeki heyecanı bastıramıyordu. Eşim iş seyahatindeydi, ama ben yalnız değildim. Kapıda bekleyen, aylardır gözlerinden ateş fışkıran o adam vardı: Can.

Kapıyı açtığımda, gözleri bedenimi anında süzüverdi. Kısa, ama kendinden emin bir bakış. Sonra, alçak ve çekici bir sesle, “İçeri geçebilir miyim?” dedi. Dudaklarım kurumuştu, ama ona sadece kısık bir “Evet” çıktı.

Salona geçtiğimizde, nefes alışverişimiz hızlanmıştı. Birden, elini belime doladı, gözlerime bakarak yaklaştı. “Bunu ne zamandır bekliyorum,” diye fısıldadı. Sonra dudaklarımız buluştu, ıslak, tutkulu bir öpüşme… İçimde bir yangın başlamıştı.

Elleri hızla üstümde gezindi. Eteğimin askılarını omuzlarımdan kaydırdı, göğüslerime dokunduğunda içim titredi. “Tanrım, ne kadar güzelsin,” diye inledi, avuçlarıyla sertleşen meme uçlarımı okşarken. Ben hızla çığlık atmamak için dudaklarımı ısırdım.

Birden dizlerimin üstüne çöktüm, pantolonunun düğmelerini açarken gözlerimin içine baktı. “Hayır, beklediğin gibi değil,” dedim, “Bu sefer ben başlamak istiyorum.” Ve apış arasında kabaran kalın aletini ortaya çıkardım. Önce yavaşça öptüm, sonra dilimle başına hafifçe dokundum. Miskin, tuzlu tadıyla dudaklarımı ıslak bir şekilde sarmaladı.

“Ah, kahretsin!” diye inledi Can, ellerini saçlarıma dolarak başımı aşağı bastırdı. Ağzımı tamamen doldurdu. Boğazıma kadar alırken, gözlerim doluydu, ama devam ettim. Her hareketimde daha da sertleşiyordu.

Ama birden beni kaldırdı, çılgınca öpüşerek koltuğa itti. Bacaklarımı açtı, külotumu parçalar gibi yırtıp attı. “Şimdi senin sıran,” dedi nefes nefese.

Dizlerimin üstünde, yüzünü ıslak amıma gömdü. Dilini deliğime bastırarak hızla yalamaya başladı. Islaklık, inlemelerim, hepsi birbirine karışıyordu. “İçeri gir, lütfen!” diye yalvardım.

Kalkık aletini eline aldı, ıslak amıma dayadı ve bir anda içime girdi. Derin bir of çektim, kalçalarını sertçe iterek tamamını aldım. Her hareketi, içimde yangın çıkarıyordu. Arka arkaya vurdukça, çıplak kalçalarının çarpma sesleri odada yankılandı.

Sonra durdu. “Bu sefer değişiklik yapalım,” diye fısıldadı. Beni döndürüp, yüzümü koltuğa bastırdı. Göt deliğime tükürüğünü sürdü, parmak ucuyla bastırdı. “Hayır, orası—” dedim ama sesim gitti.

Parmağı yavaşça kaydı, sonra kalın aletini dayadı. Havam kesilmişti, ama acıyla karışık bir haz aldım. İlk itişte çığlık attım, ama sonra ritmini buldu. Sertçe götümden vururken, eliyle klitorisimi ovuyor, beni deliye çeviriyordu.

“Boşalıyorum!” diye inledi ve içime bıraktığı sıcaklıkla ben de orgazm oldum.

Gözlerim karardı… Evli kadın olmanın yasaklarını unuttuğum anlardan biriydi bu.

Comments are closed.