Sınıfın boş koridorlarında yankılanan adımlarım, son dersin bitmesiyle birlikte okulun sessizliğine karışıyordu. Gece bekçisinin sesi uzaktan gelirken, öğretmenler odasının önünde durakladım. Kapı hafif aralıktı, içeriden belli belirsiz bir fısıltı geliyordu.
“Gel içeri,” dedi o en çok beklediğim ses.
Bedenimde bir ürpertiyle kapıyı ittim. İçeride tek başınaydı, masasının üzerine yaslanmış, dudaklarındaki o belli belirsiz gülümsemeyle bana bakıyordu. Gömleğinin ilk düğmesi açıktı, boynunun zarif hatlarını izlemek bile içimi ısıtmaya yetmişti.
“Bugün yine çok dikkat dağınıktın,” dedi, ayağa kalkıp bana doğru yaklaşırken.
“Ben…” Kelimeler boğazımda düğümlendi. Elleri boynuma dokunduğunda nefesim kesildi.
“Yalan söyleme. Biliyorum bana baktığını… Derslerde gözlerini üzerimden hiç ayırmadığını.”
Teninin sıcaklığı parmak uçlarımda yanıyordu. Kravatını gevşetti, sonra ilk düğmeyi, ikinciyi… Göğsü, karşımda yavaşça açılırken dilim damağıma yapıştı.
“Böyle şeyler yasak,” diye mırıldandım, ama ellerim zaten onun belindeydi.
“Yasak olması seni daha çok heyecanlandırıyor.” Sesi gittikçe kısılıyor, nefesi ısınıyordu.
Aniden dönüp beni masaya itti. Kalçam tahtaya çarparken inledim. Bir eli eteğimin altına daldı, külotumu çekiştirirken diğeri ağzımı kapattı.
“Sessiz ol. Dışarıda biri olabilir.”
Islaklık bacaklarımın arasında yayılırken, parmaklarının hareketleriyle başımı geri attım. Sütyenimi çözüp göğüslerimi avuçladı, ağzıyla sertleşen uçları ısırdı.
“Öğretmeninin sana bunları yapmasını mı istiyorsun?”
“Evet…”
“Yüksek sesle!”
“EVET! Lütfen daha fazla…”
Aniden eteğimi yukarı kıvırdı, külotumu yırtarcasına aşağı çekti. Masanın üzerine çıkıp ellerimle yaslandım. Sıcak nefesi bacaklarımın arasında gezdi, sonra dilini tüm kuvvetiyle ortaya bastırdı.
“AMMM!” Çığlığımı eliyle bastırdı.
Yalamaları ustacaydı; hızlı, aç, kontrolsüz… Parmaklarını içime soktuğunda tırnaklarım masaya gömüldü.
“Şimdi…” Pantolonunu indirirken gözlerim fal taşı gibi açıldı. Kalın ve sertti, üzerinde damarları belli oluyordu.
“Bekle… İlk defa olacak, değil mi?”
Başımı salladım.
Kulağıma eğildi: “Öğretmenin her şeyi öğretir.”
Aniden içime girdi. Acıyla gerildim, ama hareket etmeye cesaret edemedim. Ritmi yavaş yavaş hızlandı, avuçları kalçalarımı kavrayıp kendine çekiyordu.
“Götün de çok güzelmiş…” Serbest eliyle yarığımı okşadı.
“O-oraya… hayır!”
“Korkma. Bugün her yerini öğreneceğiz.”
Bacaklarım titrerken, masanın üzerinde ileri geri sürükleniyordum.
“Seni her gün böyle becereceğim. Sınıfta, bu masada, kimsenin bilmediği yerlerde…”
Aniden yakın olduğunu hissettim. Parmakları klitorisime daldı, sıkıca ovmaya başladı.
“Şimdi boşal. Öğrenciler öğretmenlerinin dediğini yapar.”
Ve itaatin ödülünü aldım.