*Hastane koridorlarında sessizlik hakimdi. Yalnızca ayak seslerim ve derin nefes alıp verişlerim duyuluyordu. Sıcaklık bedenimi kaplamış, yatağa bağlı kalmaktan gelen huzursuzlukla kıvranıyordum. Aniden kapı açıldı ve içeri giren hemşirenin varlığı odadaki havayı değiştirdi. Beyaz önlüğünün altından seçilen dar eteği, her hareketinde kalçalarının kıvrımlarını belli ediyordu. Yaklaştıkça üzerime eğildi, parfümünün yoğun kokusu başımı döndürdü. “Ateşin çok yüksek,” dedi alçak ve iddialı bir sesle. Parmakları nabzımı kontrol ederken, tenime değen serin dokunuşları içimi ürpertti.
“Biraz rahatlaman lazım,” diye fısıldadı dudaklarına hafif bir kıvrım oturarak. Elleri yavaşça çarşafların arasına kaydı, bacaklarımı hafifçe aralayarak yerini aldı. Beyaz önlüğünü çıkardığında altındaki iç çamaşırının ince kumaşının vücuduna yapıştığını gördüm. Parmak uçları baldırlarımdan yukarı doğru süzülürken, nefesim sıkıştı. “Bakalım burada bir sorun var mı,” diyerek kasıklarıma doğru ilerleyen ellerinin hareketleriyle içimdeki yangını iyice alevlendirdi.
Aniden eğilip dudaklarını boynuma yapıştırdı. Islak öpüşleri cildimde gezindi, her dokunuşuyla vücudum daha da körelmiş hissediyordu. Dilini kulak mememe doladığında inlemekten kendimi alamadım. “Sus,” dedi alaycı bir gülümsemeyle, “kimse duymasın.” Elleri giderek daha cüretkar hareketlerle iç çamaşırımın kenarından içeri sızdı, parmakları nemli dokularımda gezindi.
“Biraz daha dikkatli muayene etmem gerekiyor,” diyerek dizlerimi omuzlarına aldı. Sıcak nefesi kasıklarımda hissettim, dudaklarının ıslak temasıyla içim titredi. Sonsuz bir iştahla yalamaya başladı, her dokunuşuyla vücudum daha da gevşedi. Parmaklarını içime soktuğunda artık kendimi tutamıyor, onunla birlikte hareket ediyordum.
Sonunda üzerime çıktığında, ince çoraplarının üzerinden kalçalarının yumuşaklığını fark ettim. Kendini üzerime oturttu ve içime girmesiyle derin bir soluk aldım. Her hareketinde göğüslerinin hafifçe sallanışı gözlerimi alamadığım bir manzaraydı. Hızlandıkça nefes alışverişleri kesişti, bedenlerimiz terle kaplandı.
Son anlarımız yaklaştıkça, dudaklarımız tekrar buluştu. Sıcak ve ıslak öpüşü boğucuydu, sonunda her şey boşaldı. Üzerimden yavaşça kalktı, önlüğünü tekrar giydi ve “Sağlığınıza kavuşmuş görünüyorsunuz,” diyerek kapıyı çıkarken arkasından bakakaldım. Odada yalnız kaldığımda, dudaklarımdan tek bir kelime döküldü: “Şifa…”