Karanlık, şık ofiste geç saatin sessizliği hâkimdi. Ayşe, başörtüsünü düzeltirken titrek parmaklarıyla son iş başvurusunu bilgisayara kaydediyordu. Siyah uzun eteği, ince belli vücudunu sıkıca sararken, beyaz gömleğin altından dantelli sütyeni belli oluyordu. Tam çıkacaktı ki…
Tak tak!
Kapı çalındı. İçeri sert bakışlı, orta yaşlı ama karizmatik bir adam girdi. Uzun boyu, geniş omuzları ve kalın bilekleriyle Ömer Bey, şirketin patronuydu. Gözleri Ayşe’nin iri göğüslerinde gezinirken, dudaklarında şehvetli bir gülümseme belirdi.
“Başvurunu inceledim…” diye başladı, masasına yaklaşarak. “Ama seni işe alıp almayacağıma henüz karar vermedim.”
Ayşe yutkundu. Patronun gözleri, şimdi de eteğinin diz üstüne çıkan kısmına takılmıştı. Aralarındaki gerilim artıyordu.
“Belki de… bir deneme yapmalıyız,” dedi Ömer Bey, kravatını gevşeterek.
Aniden, Ayşe’yi kolundan tutup kendine çekti. Genç kızın nefesi kesildi. Patronun güçlü elleri, belinden aşağı kayarak dolgun kalçalarını avuçladı.
“Patronum! Ya birisi görürse—”
“Sessiz ol!” diye kesti sertçe.
Bir eliyle Ayşe’nin başörtüsünü tuttu, diğer eliyle gömleğin düğmelerini tek tek açtı. Sutyeni ortaya çıktığında, başını eğip sertleşen meme uçlarını ısırdı.
“Ahh!..”
Patron, onu masanın üzerine yatırdı. Eteği beline kadar sıyrıldı. Siyah dantelli külodunun altından ıslaklık belli oluyordu.
“Demek işi bu yolla istiyorsun, ha?” diye fısıldadı Ayşe’ye.
Diz çöküp külodunu iki yana çekti. Sıcak nefesi amının üzerinde gezindi. Sonra, dilini tüm ihtirasıyla kadının ıslak iç dudaklarına bastırdı.
“Of ya! Lütfen devam et patronum!”
Ömer Bey, Ayşe’nin bacaklarını omuzlarına aldı. Bir yandan amını yalarken, diğer yandan parmaklarını göt deliğinde gezdiriyordu. Genç kızın inlemeleri artık ofisi inletiyordu.
“Şimdi asıl işe yaradığını göster,” diyerek pantolonun düğmelerini açtı.
23 santimlik sert yarrağı ortaya çıktığında, Ayşe’nin gözleri dehşetle açıldı. “Bu bana göre mi?” diye düşündü ama fırsatı yoktu.
Patron onu masanın kenarına çekti ve sikinin ucunu ıslak amının girişinde gezdirerek alaycı bir ifadeyle sordu:
“İşe girmek istiyor musun gerçekten?”
“Evet! Lütfen patronum, beni işe al!”
Ömer Bey, bir hamlede içine girdi. Ayşe çığlık attı. Daracık amı, iri yarağı yutmaya çalışıyor gibiydi.
“Hızlı mı yoksa yavaş mı?” diye sordu sertçe.
“Sert! Daha sert sik beni!”
Patron, emri yerine getirdi. Ayşe’nin kalçalarını kavrayarak her seferinde dibine kadar giriyor, masanın üzerinde zıplatıyordu.
“Bu göt de çok güzelmiş,” diyerek bir elini genç kızın kıpkırmızı olan kalçalarına geçirdi. Parmaklarını göt deliğine bastırdı.
“Hayır! Oradan olmaz!”
“Sus! Mülakata kim karar veriyor sanıyorsun?”
Israr edince, Ayşe direnmedi. Ömer Bey, sikini çıkarıp tükürükle ıslattı ve bu kez daracık göt deliğine doğru ittirdi.
“AHH! Çok acıyor! Durdur!”
Ama patron durmadı. Tamamen içine girdiğinde, Ayşe’nin gözlerinden yaşlar geldi. Fakat birkaç saniye sonra acı yerini hazza bıraktı.
“Ohhh… Evettt…”
Ömer Bey, genç kızın hem amına hem götüne girip çıkarak onu çıldırttı. Sonunda ikisi de aynı anda patladı.
Patron, Ayşe’nin terli vücudunu masadan kaldırdı ve alnından öptü.
“Tebrikler. Pazartesi işbaşı yapıyorsun.”
Ayşe gülümsedi. Belli ki mülakatını “başarıyla” geçmişti…